MİLLETVEKİLİ ÖZDAĞ 12 EYLÜL’Ü ANLATTI
“İLİKLERİMİZE KADAR DARBENİN ETKİLERİNİ YAŞADIK”
12 Eylül 1980 Türkiye’nin yaşadığı ve izleri hala silinmeyen travmanın Türk siyasal hayatının karanlık sayfalarına geçen tarihin adı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından, “Asmayacaktık ta besleyecek miydik?” sözleriyle 7 Bin gence idam cezasının çıktığı bir kıyımın adı. O dönem idamla yargılananlardan isimlerden biri de 2011 yılında idamla yargılandığı şehirden parlamentoya gönderilen AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ’dı. Özdağ o yılları, “Aradan geçen 34 yıla karşın, hala darbenin etkileri yaşanıyor. Darbenin ardından 230 bin kişi yargılanmış, 7 bin idam cezası çıkmış, 50'si infaz edilmişti. İliklerimize kadar darbenin etkilerini yaşadık, yaşıyoruz. Ben 7 yıl cezaevinde kaldım, 68 gün işkence gördüm. Çocuklarımla geçen gün Ulucanlar'a gittik, 'Burada hayvanlar bile yaşamaz' dediler. 780 bin metrekareye sığamamıştık ama darbeyle 5 metrekareye sığdırıldık. Darbeyle egemen güçler ülkede at oynattılar, ülkemizin kaynaklarını kullandılar" sözleriyle anlatıyor.
12 Eylül döneminde ülkedeki şiddeti durdurarak asayişi sağlama gerekçesiyle askerin yönetime el koymasının ardından 210 bin dava açıldığını ve 230 bin kişinin yargılandığını kaydeden AK Parti Sosyal İşler Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, "Biz, iliklerimize kadar darbenin etkisini yaşadık ve yaşıyoruz. Sorumlular sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya değildi, o dönem kararlarda imzası olan bürokratlar da yargılanmalı" dedi.
POSTAL VE TANK SESLERİYLE UYANMAK…
12 Eylül’ün Türkiye’ye ve Türkiye’de yaşayan 70 Milyon insana kesilen bilançonun ağır olduğunu ve bu bilançonun izlerinin hala silinmediğini kaydeden Özdağ, “517 kişiye idam cezası verilirken, bunlardan 50'si infaz edilmişti. 14 bin kişinin yurttaşlıktan çıkarıldığı, binlercesinin "siyasi mülteci" olarak yurt dışına gittiği bu süreçte, binlerce derneğin faaliyeti durduruldu, öğretmenlerden hakimlere kadar binlerce kişinin de işine son verildi. Cezaevlerindeki işkenceler, bugün hala tartışılıyor. Eğitimden spora, yargıdan güvenliğe kadar toplumun her kesiminde derin izler bırakan darbeyle ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş, siyaset yasağı uygulanmıştı. Postal ve tank seslerinin etkisini yıllarca hisseden Türkiye'de son yıllarda atılan adımlar ise, sivil siyaseti daha da güçlendirdi” şeklinde konuştu.
AK Parti iktidarı öncülüğünde 12 Eylül 2010 referandumunda darbecilerin yargılanmasının önünün açılması, sessiz devrimler kapsamında TSK İç Hizmet Kanunu'nun değiştirilmesinin tarihi adımlar olduğunu vurgulayan Özdağ, “Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, askeri müdahalenin mimarları olarak eski Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile eski Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'ya, 18 Haziran 2014 günü "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası verdi. İki ismin, rütbelerinin de sökülmesi kararı alındı. Yargı süreci devam ederken, iki ismin de sağlık durumları nedeniyle tedavileri devam ediyor” ifadesinde bulundu.
İLİKLERİMİZE KADAR ETKİLENDİK
Darbeyi her türlü etkisiyle yaşayan, yıllar sonra milletvekili olarak darbecilerin yargılanmasında payı bulunan AK Parti Sosyal İşler Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, o günleri ve bugüne etkilerini değerlendirirken, çarpıcı değerlendirmeler yaptı. 7 yıl cezaevinde kaldığını, 68 gün işkence gördüğünü söyleyen Doç. Dr. Özdağ, "İliklerimize kadar darbenin etkilerini yaşadık ve yaşıyoruz" ifadesini kullandı. Doç. Özdağ'ın değerlendirmeleri şöyle:
MADDİ VE MANEVİ ZARARI ÇOK BÜYÜK…Darbenin ülkeye hem maddi hem manevi zararları büyük oldu. Meselenin ekonomik, sosyal, kültürel boyutları var. Değerlerimizi yozlaştırdılar. Bu milletin, demokrasiyi içselleştirmesini engellediler. Egemen güçler bu ülkede at oynattılar, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz değerlendirilemedi. Darbeciler, Türkiye'ye çok zarar verdiler.
VESAYETÇİLERİN VE DARBECİLERİN GÖLGESİNİ HİSSETMEK…Türkiye'de hala darbecilerin ve vesayetçilerin gölgesini hissediyoruz. Özellikle son 13 yılda, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın liderliğinde vesayetçilerle yoğun mücadele sergilendi. Devlet ile millet arasındaki duvarlar yıkıldı. 2010'daki referandumla darbecilerin yargılanmasının önü açıldı. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın aldıkları ceza, sembolik kalacak olsa da çok önemliydi. Ancak darbeyi yapan sadece iki kişi değildi ki. Bunun içinde, o dönemin bürokratları da var, onlar da yargılanmalı. Buna rağmen, bir yargılamanın yapılması ve darbecilerin cezalandırılması bizi mutlu ediyor.
7 YIL YATTIM, 68 GÜN İŞKENCE GÖRDÜM
Ben o dönem 7 yıl cezaevinde kaldım ve 68 gün işkence gördüm. Ancak bugün, benim yaşadıklarımla ilgili değil, milletimin darbecilerle hesaplaşması. Geçen gün, eşim ve çocuklarımla birlikte Ulucanlar'a gittik. Kaldığım yerleri gördüler. Çocuklarım, 'Burada hayvanlar bile yaşamaz. Bize bu konuları hiç açmadınız. Bunları bilseydik, kindar büyüyebilirdik' dediler.
KARDEŞİ KARDEŞE KIRDIRDILAR
Biz, darbenin etkilerini iliklerimize kadar yaşadık ve yaşıyoruz. Keşke, 12 Eylül öncesi dövüşmeseydik. Bunda askerlerin, siyasetçilerin, medyanın, entellektüellerin büyük veballeri var. İnsanoğlu, aklı, gönlü ve heyecanıyla dünyayı yönetir. Gençlik de heyecanın önde olduğu dönemdir. Bize 'Aklınızı kullanın' demeleri gerekirken, kavgayı öğrettiler. Sonra kavgayı seyrederek 'Bundan iktidar devşirebilir miyiz' diye darbeleri beklediler. Keşke o dönem, sol da Türk solu olabilseydi. Ben, o dönem yaşadığım işkencelerle hüviyetimi, hayallerimi, heyecanlarımı, sevdalarımı kaybettim. Ama hiç önemi yok. Bugün parlamentodayım. Benim acılarımı anlayan Manisa, beni parlamentoya milletvekili olarak gönderdi. Bu bir bireysel hesaplaşma değil, ben acılarımı unuttum. Allah devletime, milletime zeval vermesin.
HER DARBE BİR SONRAKİNİN TETİKLEYİCİSİ OLDU
Biz, o dönem birbirimizi 780 bin metrekareye sığdıramadık ama darbeyle 5 metrekarede bir arada yaşamak zorunda kaldık. Gençler, ideolojilerin esiri olmasınlar. Herkes deli gömleğini çıkarsın, konuşarak, tartışarak, hoşgörüyle olaylara yaklaşsın. Üç darbe; 1960, 1971 ve 1980 bizim bedenlerimize musallat oldu. Ancak, 1997, 2007 ve bu aradaki darbe girişimleri hep ruhumuza musallat oldu. Bunların bedeli ağırdı.
YUMUŞAK KARINLARIMIZDAN KURTULMALIYIZDarbecilerin ceza alması, şu açıdan önemliydi: Türkiye'de demokrasi genişledikçe, vesayet alanları ortadan kalktıkça, bir daha darbe yapılma ihtimali olmaz. Yumuşak karınlarımızdan kurtulmalıyız ve büyük devlet bakiyesine uygun hareket etmeliyiz. Bunun yolu demokrasinin güçlendirilmesinden geçiyor.HABER MERKEZİ