ÖZGÜR ÖZEL: “AKP, TERÖRLE MÜCADELEDE YARALANMIŞ ASKERE “YÜZDE 40 İŞKENCESİ” YAPIYOR!”CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel TBMM’de yaptığı konuşmada milletvekillerine açılan davalarda Meclis’in mahkemelerin istediği evrakları Meclis’e sunmadığını, aylarca bekletildiğini söyledi ve ekledi: “Kendi çıkardığımız kanunu uygulamayan Meclis Başkanı, CMK 332, biz çıkardık kardeşim, diyoruz ki: "Bir mahkeme senden bir şey sorarsa on gün içinde cevap vereceksin. Kim, hangi resmî kurum olursa olsun." Kim uygulamıyor? Meclis Başkanı uygulamıyor.” dedi. AKP, TERÖRLE MÜCADELEDE YARALANMIŞ ASKERE “YÜZDE 40 İŞKENCESİ” YAPIYOR!Özgür Özel’in konuşmasının tamamı şöyle:“Bir grup önerimiz var. Grup önerimiz, biraz önce Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Fatma Kaplan Hürriyet'in ifade ettiği gibi, terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayanlarla ilgili. Aslında, sadece bunu okuduktan sonra izaha muhtaç bir konuymuş gibi anlatmak Meclisimizi oluşturan değerli milletvekillerimize hakaret olur. Adam terörle mücadele ediyor. Anası eline kınasını yakmış. Davulla zurnayla askere yollamışsınız. Gittiği yerde vatan görevini yaparken terörle mücadele gibi son derece onurlu, son derece riskli bir görevi üstlenmiş, şehit olmayı göze almış ve gitmiş orada bu görevi yaparken yaralanmış ama gazi sayılmamış. Gazi sayılmazken de -yaralandığıyla ilgili bir şüphe yok- dağın tepesinden gitmiş askerî helikopter almış, getirmiş, tedavisi yapılmış, hava değişimi verilmiş ama sonra "Yüzde 40'lık uzuv kaybı yok."... 2 tane parmağı kopmuş, "3'üncüsü de kopacaktı." Kalbine kurşun saplanmış, "Bir santim daha ileri gitseydi şehit olurdun, bir santim geride kalmış, yüzde 40'lık kayıp yok, gazi sayılamazsın." Gözünün biri yok. Gözünün bir tanesini bu ülkenin topraklarını korumak için, bölünmez bütünlüğü için vermiş, öbürü de kör olmadığı için gazi sayılmıyor. Böyle bir yaklaşım kabul edilebilir değil. Bunun üstüne bir de şunu düşünün: Sayın Cumhurbaşkanının 15 Temmuz şehitleri için bu mevzuatı anlatıp sonra "Bir kerede o işi hâllettim, en ufak bir zarar gördüyse gazi saydırdım." diye övünmesini. Yanlış mı yaptı? Yanlış yapmadı ama biraz önce söylendiği gibi FETÖ'yle mücadelede parmağının ucu kanasa gazi sayılırken PKK'yla mücadelede yüzde 40 şartının devamı. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurulursa Meclisteki tüm partilerin katılımıyla, bütün somutluğuyla bu iş ortaya çıkar. Ben, bunu yapmanıza, buna karşı oy kullanmayacağınıza yürekten inanıyorum. Ayrıca, güzel bir tesadüf, yerinde bir durum; Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi'nin bu konuda verilmiş bir kanun teklifi var. Eğer bugün bu araştırma komisyonunu kurmazsanız o kanun teklifinin ilgili komisyonda görüşmelerinin gündeme alınmasını sağlayıp tüm partiler birlikte katkı vererek bu ayıptan kurtulabiliriz. Aksi takdirde, günü gelir, İç Tüzük 37'ye göre, yine burada oylama sırasında vatandaş bakar, 2 parmağı kopana "3'üncü parmağı da kopsaymış...", bir gözü gidene "Öbürü de kör olsaymış..." diyecek misiniz, demeyecek misiniz? PARMAK VEKİLLER“Gerçekten, bu konu son derece önemli. Şaka kaldırmayacak, duyarsızca davranılmayacak, kürsüde bunlar konuşulurken hatibin gözünün içine bakamayacak hâle gelmeyeceğiniz konular. Bakın gözümüzün içine, verin birazdan oyunuzu, deyin ki: "Kardeşim, bunlar bu ülkenin savunması için ölmeyi göze almış, yaralanmışlar ama gazi değil. Kullanıyorum irademi, alın gündeme, oturalım, konuşalım, yapalım." Eğer bunu yapmıyorsanız, ondan sonra sistem eleştirilerinde birilerinin sizi yok saymasına, Parlamentoyu un ufak etmesine, yetkileri üstüne toplamasına, size de birilerinin "parmak vekil" demesine söz söyleyemezsiniz. Çünkü birileri için sizin sadece parmağınız lazım diye anlaşılıyor böyle davranırsanız; şifreyi girerken, oyu verirken. Bu kadar vicdani, bu kadar haklı konularda dahi iradesini birtakım odaklardan bağımsızlaştıramamış kişilerin iktidar partisi sıralarında oturmaya, sırtını yaslamaya, seçim bölgesine gidince "Senden aldığım emanetin gereğini yaptım." demeye nasıl içleri, nasıl vicdanları razı gelir; bu da ayrı bir tartışma konusu.” “MİLLETİN MECLİSİNİ MİLLET DEĞİL, YANDAŞ YAPIYOR YANDAŞ!”Bir başka mesele: Meclisin bir emekçisi, bir bahçıvan kardeşimiz, ağabeyimiz Ali Ünal, dün, hem de grup toplantılarımıza çiçek hazırlarken metrelerce yukarıdan düşen bir mermerle yaralandı. Hemen Meclisin yakınındaki bir hastaneye kaldırıldı. Hastanede -Sayın Genel Sekreter, Meclis bürokratları oradaydı- biz de kendisini yalnız bırakmadık. Kafatası çatladı, kırıldı; beyin kanaması riski vardı. Dün geceyi ailesi ve hepimiz yüreğimiz ağzımızda geçirdik. Şükürler olsun, bugün kanama ilerlemedi, cerrahiye gerek olmadan odasına taburcu oldu. Ama burada şöyle bir gerçeklik var arkadaşlar: Burası Meclis; iş güvenliği kanunlarının yapılacağı, Avrupa'nın en güvensiz, dünyanın en çok iş kazasına tanık olunan 2'nci, 3'üncü ülkesinin bundan kurtulacağı yer. 15 Temmuzun ertesi günü, 16 Temmuz günü o günün Genel Sekreterine ve Meclis Başkanına dedik ki: "Görünen, görünmeyen her yerde hasar tespiti yapın. Bu bitene kadar Meclisteki herkes, tüm çalışanlar kaskla çalışmalıdır." Daha sonra yineledik bunu, yapmadılar ve gelinen noktada, şimdi, 15 Temmuz gecesi o F16'ların, bombaların yerinden oynattığı ne varsa rüzgârla, yaklaşan kışın yağmurla, karla çalışanlarımızın, belki hatta bizlerin hayatını tehdit eder durumda. Koca yaz geçti. "Kapamayın." dedik, Meclisi kapadınız. İki ay boyunca parmak oynatılmadı. Neden? Yabancı heyetler... Ayırın bir yer, yapın müze şeklinde, görsün. Ama kimse yokken burayı yapmadınız, bir de üstüne üstlük: "Milletin Meclisini millet yapar." Kardeşim, milletin Meclisini millet yapacaksa Meclis bütçesinden, devletin bütçesinden yap; oraya parayı zaten hepimiz koyuyoruz, millet koyuyor, onun içinde hepimizin vergileri var. Siz ne yaptınız? Bir konsorsiyuma verdiniz. Kimmiş bunlar, kim bu konsorsiyum? İçi hep tanıdık; Ağaoğlu orada, Çalık orada, DAP Yapı orada, Kiptaş orada, Sinpaş orada, Torunlar orada, Kiler orada. Milletin Meclisini millet yapacaksa hazineden yaparsın. Milletin Meclisini yandaş yapıyor, yandaş. (CHP sıralarından alkışlar) Ve buralardan aklınızca kendinize bir meşruiyet sağlıyorsunuz. Bunlar doğru işler değil. Devletin parasıyla ve devlet ciddiyetiyle yapılsaydı, Ali Ünal'ın başına bir şey gelmezdi. Bundan sonra ortaya çıkabilecek Meclisteki her kazanın, iş kazasının, yaralanmanın, Allah göstermesin, çok daha kötü sonuçların müsebbibi, bütün uyarılarımıza rağmen bu işi bir şova çevirip sorumluluğunu yerine getirmeyen Meclis Başkanının ta kendisidir.PABUÇ BIRAKMAYIZ!“Meclisle ilgili bir sıkıntı daha... Geçen hafta, geçen dönemki Kayseri Milletvekilimiz Sayın Şevki Kulkuloğlu'nun hakkında açılmış onlarca davadan 6'sının birden görüldüğü Kayseri'ye gittim grubumuz adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına. Çünkü o davalar, geçmiş dönem milletvekiline "Sen muhalefet yaptın, o günlerde sana bir şey yapamadık, şimdi seninle hesaplaşıyorum." demek ve bu sıralarda oturan herkese "Arkadaş, eski milletvekillerinin hâlini gör, peşini bırakmıyoruz onların. Muhalefet yaparken aklını başına al, muhalefetin sınırlarını, hudutlarını ben belirleyeceğim." demek. İşte buna pabuç bırakmamak için Kayseri'deydik.” “MECLİS BAŞKANI MECLİS’İN ÇIKARDIĞI KANUNA UYMUYOR”“Kayseri'de neler gördüm biliyor musunuz? Aklınızın almayacağı bir baskı, tir tir titreyen hâkimler. Ve çok makul taleplere karşı, bu Meclisin bir utancına daha şahit oldum. Şevki Kulkuloğlu diyor ki: "Söylediklerim kürsü dokunulmazlığı, Anayasa 83 kapsamındadır. Ben bunu Meclis kürsüsünde söyledim, ben bunu Meclisteki basın toplantısı salonunda söyledim, Kayseri'de tekrar ettiğim için dava açamazsınız." Hâkim, hâkime hanım diyor ki: "Makul, bunu Meclisten bir soralım." Meclise soruluyor, aylardır, yıllardır Meclis Başkanlığı cevap yollamıyor, Şevki Kulkuloğlu o gün orada o basın toplantısını yaptı mı diye.” YAZIKLAR OLSUN!“Neye aykırı, biliyor musunuz? CMK 332 diyor ki: "Kendisinden görüş sorulan resmî kurum, bu bilgileri on gün içinde verir. Vermezse hakkında doğrudan soruşturma yapılır." Kulkuloğlu'nun avukatı diyor ki: "Hâlâ mı yazıyı yollamadılar?" Hâkime hanım diyor: "Yollamadılar." "Yapın hakkında işlemi." "Nasıl yapabilirim? Meclis hakkında bu işlemi ben yapamam. Ben hâkimim, etik olmaz." Nerede kuvvetler ayrılığı? Şevki Kulkuloğlu'na had bildiriyorsunuz, hâkime hanımı zapturapt altına almışsınız.
Kendi çıkardığımız kanunu uygulamayan Meclis Başkanı, CMK 332, biz çıkardık kardeşim, diyoruz ki: "Bir mahkeme senden bir şey sorarsa on gün içinde cevap vereceksin. Kim, hangi resmî kurum olursa olsun." Kim uygulamıyor? Meclis Başkanı uygulamıyor. Meclis çalışanının kafasını mermerden, Meclisin geçmiş dönem milletvekilinin itibarını bu tip uygulamalarla yargı önünde koruyamayan Meclis Başkanına da ona haddini bildirmeyen, gereğini yaptırmayan iktidar partisi grubuna da teessüflerimizi iletiyoruz. Yazıklar olsun!”HABER MERKEZİ
Kendi çıkardığımız kanunu uygulamayan Meclis Başkanı, CMK 332, biz çıkardık kardeşim, diyoruz ki: "Bir mahkeme senden bir şey sorarsa on gün içinde cevap vereceksin. Kim, hangi resmî kurum olursa olsun." Kim uygulamıyor? Meclis Başkanı uygulamıyor. Meclis çalışanının kafasını mermerden, Meclisin geçmiş dönem milletvekilinin itibarını bu tip uygulamalarla yargı önünde koruyamayan Meclis Başkanına da ona haddini bildirmeyen, gereğini yaptırmayan iktidar partisi grubuna da teessüflerimizi iletiyoruz. Yazıklar olsun!”HABER MERKEZİ