Turdak- Çaldağını Biraz Daha Tahrip Edilmiş Gördük.
Turgutlu’muzun köklü Dağcılık Kulübü TURDAK, Çevremizin önemli yükseltilerinden Çal Dağına tırmanış gerçekleştirdi. Etkinlik sorumlusu Fatih Keskinses ile Çaldağını konuştuk. Keskinses, “TURDAK Yönetimi, Salihli SALDAĞ Kulübü de katıldığı Çaldağı tırmanış Etkinliğinde sorumluluğu bana verdi. Kulübümüzün düzenlediği Çal Dağı etkinliklerine dört yıldır katılamamıştım. Maden şirketlerinin, delik deşik ettiği Turgutlu’muzun göz bebeği bu dağımızın son durumunu görmeyi çok merak ediyordum. Hava, bu sabaha kadar yağmurdan dolayı biraz serin her an için yağacak gibi bulutlu. Salihli’ den gelen grupla Derbent kasabası kahvelerinde kahvaltı yaptıktan sonra Yürüyüşün başlayacağı 300 m. rakımlı Çampınar köyü, “Gacar” mevkiine hareket ettik. Yürüyüşe başlayacağımız yerde birkaç avcı sanki bizi bekler buluyoruz, onlarda domuz avına çıkmışlar. Bir km. kadar yürüyüp ısındıktan sonra Saldağ sporcusu Gökhan Yüksel hocanın yaptırdığı germe-açma hareketleri sonunda Turdak’tan Perihan Hasergin Öğretmen ,Maden işletmesinin açacağı doğa katliamı için yıllardır süren mücadeleleri anlattı. Kısa bir yürüyüşten sonra tatlı bir tırmanışa başladık. Daha tam ısınmadık, sık sık molalar versek de nefesimiz kesiliyor. İlk hedef; Kuş uçumu 5-6 km. ötedeki Kaplıca ile bağlantılı olduğunu sandığımız yaz, kış sıcak buhar çıkan “Buhar Bacası.” Bacada kısa mola verdikten sonra kayalıklar arasından zorlukla da olsa 650m rakımlı Sakarkaya zirvesine vardık. Kayalıktan aşağılarda madenin işlem yapmak için kesip yok ettiği orman alanlarını görünce hepimizin yüreği “cız” ediyor. 3 bin dönümlük yetişmiş birinci sınıf orman, kıyıma uğratıldığını görünce hepimizi kedere boğdu. 60 kilometre çapında bir alanda yoğun çevre felaketi yaşatacağı bilim insanlarınca sürekli anlatılan uyarılan Nikel madeni işletme alanı hemen dibimizdeydi. Bundan sonra zirveye kadar orman yangın şeridi yollardan gideceğiz. Kurtkayası yokuşundan zorlukla tırmandık. Üzerine kondurulmuş tv vericileri, elimizi uzattığımızda tutulacak kadar yakın görünen Aysekisi tepesi çok yakın, iyice yorulduk, sanki gittikçe uzaklaşıyor gibi geliyordu. Solumuz, aşağılarda Turkuaz maden eriyiğiyle dolu havuzu ve maden ocağını daha da büyümüş, daha da derinleşmiş görüyoruz. Başlangıçta bizden ayrılan “Yetkin Grup” Zirveye çoktan vardı, görüyoruz. Neyse parça parça da olsa 1040m rakımlı Aysekisi tepeye bizde vardık. Güney-Turgutlu yönü hâlâ sisli, dağın dibindeki köylere uçaktan bakar gibi bakıyoruz. Doğu yönünde suyu kurumuş “Marmara Gölü” artık tarla gibi görünüyor. Hemen yanındaki 960 rakımlı tepenin adı:Kabaktepe. Kabak gibi kel olmuş. Ot bile bitmemiş. Her gelişimizde gördüğümüz orman yangın gözetleme kulesinde iki çocuklu ailenin -yangın mevsiminin geçtiğinden -göçmen kuşlar gibi buraları terk ettiğini anlıyoruz. İniş çıkıştan daha zor. Dönüşe geçiyoruz. Sert bir inişle çok eski yıllarda “Ziyaret yolu” olan Kartal Çeşmesi patikasından Yakuplar köyüne doğru inerek saat 16.00’ da yorulmuş, “Bir daha mı, Çaldağı?” diyerek etkinliği bitirdik.” HABER MERKEZİ